Şimdi biz başlayalım "âmentü Billah"den ...
"Âmentü"; "iman ettim"...
Neye?... "Billah" !.
Burada dikkat edersek "ALLAH" kelimesinin başına gelen bir "B" harfi var.
"Billah" diyoruz... Bu "Billah"ı, baştaki "B" harfinin anlamını göz önüne almadan sadece, "ALLAH"a iman ettim", diye anlamak ve öylece kabullenmek son derece yetersizdir.
Bu İslamiyeti ve Hz. Rasûlullah efendimizin getirdiklerini, gök tanrıya tapanların anlayışı seviyesine düşürmeğe yol açar!.
Hz Muhammed Mustafa'nın getirdiği "vahdet" anlayışı, "TEKlik kavramı"; "Billah"ın başındaki "B" harfinin anlamı dikkate alınmazsa, tamamiyle örtülür; ve neticede İslam’ın, Kur`ân ‘ın vurgulamak istediği "ALLAH" kavramı, ilkel insanların "gök tanrı" anlayışına dönüştürülmüş olur!.
Buradaki "B" harfinin sırrı nedir; ve başına geldiği kelimenin anlamını ne şekle sokar?...
Bu konuda, Türkiye Cumhuriyetinin en değerli ve bilgili yorumcılarından olan Elmalılı Hamdi Yazır'ın "Hak dini Kur’ân dili" isimli tefsirinin 1.cildinin 42. sayfasında bir izah var...
Diyor ki :
"Bu sayededir ki, biz ismullah ile visal peydah ediyoruz. Yani "B" harfi ile. Bütün vücudun ve terakkiyat-ı vücud'un mebdei evveli ve matlubu mutlakı olan "ALLAH"-ı Rahman-ı Rahim'in ismini kalbimizde niyet ettiğimiz ve henüz vücudunu görmediğimiz iradi fiilimize rapt ederek lafz-ı veciz, manası cihan şümul bir kelâmı beliğ söyleyebilmemize vesile olan ancak bu "B" harfidir.
Bizim işmizde ne kadar faili mutlak olursak olalım, ef`alimizin illeti taammesi olmadığımız muhakkaktır. Çünkü bizim iradelerimiz, vücut silsilesinin kat'i bir haddi evveli değil, onun cereyanı içinde bir lahzai tahavvüldür."
Bundan sonra devam ediyor ve diyor ki:
"Eazımı müfessirin (Yorumcuların en büyük ve bilgilileri) diyorlar ki:
"Ba" nın buradaki mânâyı ilsakı ya mülabest ve musahabet veya istianedir. Yani şuurumuzda hasıl olacak olan nisbet; "ALLAH", rahmanı rahim" ismine bir mülabest ve maiyyet hissi veyahut "ALLAH" isminin veya rahman, rahim sıfatlarının müsemma ve medlullerine nazaran rahmeti ilahiyyeden istimdat ve istiane hissidir.
Bu tevile göre "B" harfini mülabese anlamına alarak açıklanırsa besmelenin meali :
"ALLAH"'ı rahmanı rahim namına demek olur.
Yani "B" harfi mülabese anlamına alındığı zaman,
-ben bunu onun namına, ona hilâfeten, onu temsilen, onun bir aleti olarak yapıyorum. Bu iş, hakikatta benim veya başkasının değil, ancak "O"nundur!...
demek olur.
Bu da vahdeti vücut mülahazasına raci bir fenafillah halidir ki ancak risalet, vilayet, hakimiyet, tasarruf gibi makamatı mahsusada cari olur..."
Şimdi bunu özetlemek ve günümüz diliyle açıklamak gerekirse...
"Âmentü billah" dendiği zaman, "B"nin buradaki işaretinin "ALLAH" isminin anlamını gerçek ve mutlak mânâsıyla anladıktan sonra; kendinin, "ben" dediğin şeyin, "O"nun dışında, ayrı bir varlık olarak var olmayıp; "ALLAH" varlığı ile kaim ve var olan bir yapı olduğuna "İMAN" etmek anlamında olduğu anlaşılır.
Yani, "Âmentü", "iman ettim";
"B`illah", mutlak ve gerçek anlamda "ALLAH"ın varlığına; benim kendi varlığımın da, "O"nun varlığı, vücudu ile kaim olduğuna; tüm varlığımın, tüm boyutlarıyla, sadece "O"nun esmasıyla mevcut olduğuna; "O"nun varlığı dışında hiç bir varlık ve özelliğimin olmadığına "iman ediyorum", demektir bu.
İşte burada önemli olan husus, Kur`ân dilinde ve Hz Muhammed Aleyhisselâm’ın açıklamasında ötenizdeki bir "TANRI"ya iman değil; varlığınızın her zerresindeki; tüm boyutlarınızı meydana getiren "ALLAH"'a iman üzerinde durulmasıdır.
Nitekim Hz. Ali`ye atfedilen, "Kur`ân’ın sırrı Fâtiha`da; Fâtiha`nın sırrı Besmele`de; Besmelenin sırrı da B harfindedir" şeklindeki uyarı da bu yukarıda açıklamaya çalıştığımız hakikata dayanmaktadır!..
İşte gene bu yüzdendir ki, "MÜMİNLERE" hitabedilerek "İMAN EDİN" denmektedir Nisa Sûresi 136. âyetinde...
"YA EYYÜHELLEZİYNE AMENU, ÂMİNU BİLLAHİ......"
"EY iMAN ETMİŞLER, İMAN EDİNİZ " B "NİN işaret ettiği ANLAM KAPSAMIYLA ALLAH`A...."
Öte yandan "İMAN ETTİM" dedikleri halde "İMAN ETMEMİŞ OLANLAR" da vurgulanmaktadır Bakara sûresinin 8. âyetinde...
Şimdi bu anlayışla aşağıda nakledeceğim âyeti anlamaya çalışalım:
"Ve minen nasi men yekulu ÂMENNA BİLLAHİ ve BİLYEVM`İL ÂHIRİ; Ve mahüm BİMÜ`MİNİN" (2-8)
"İNSANLARDAN BİR KISMI, #B#NİN SIR ANLAMIYLA ALLAH`A VE GELECEĞİMİZE İMAN ETTİK, DERLER; AMA bunun bilincinde olarak iMAN ETMEMİŞLERDİR!."
"B" harfini mânâsının bilincinde olmadan kullanarak; "ALLAH" kavramının mânâsını hakkıyla idrak etmeden "İMAN ETTİK" diyenlerin, gerçekte "İMAN ETMEMİŞ OLDUKLARINI" gördüğünüz gibi bu âyet çok açık bir tarzda vurgulamaktadır!.
"Bilyevm`il âhıri"de ise "ALLAH`A RÜCU" sırrına işaret vardır; ki bu dahi anlaşılamadığı için, elbette ki buna da hakkıyla "İMAN EDİLMEMİŞTİR"!..
Evet, "B" sırrına iman etmiyenler böyle!... Ya "İMAN EDENLERE ne var?..
"Feemmelleziyne âmenu BİLLAHİ va`tesamu Bihi feseyudhıluhum fiy rahmetin minhü ve fadlin ve yehdiyehim ileyhi sıratan mustakıyma" (4-175)
"# B #nin sır anlamıyla ALLAHA İMAN EDENLERE VE BU İMAN GEREĞİNİ YAŞAYANLARI ALLAH ZÂTİ RAHMET VE FAZİLETİNE ERDİRİR; VE SIRATI MUSTAKIYME HİDÂYET EDER"
Evet, ilk aşamada insanlar, putlardan, yıldızlardan yani belli bir kapasite ya da kapsamı olan ötedeki "tanrı" kavramından kurtarılıp, tek müessir güç olarak "ALLAH"a yöneltilirken...
Daha sonraki aşamada, tüm varlığı ve dolayısıyla da "İNSAN"ı kendi varlığından meydana getiren; bununla beraber de, o birimlerdeki mânâlarla kayıtlanmaktan münezzeh yani beri olan "ALLAH" kavramı insanlara idrak ettirilmek isteniyordu!.
Birinci basamak... ÖTEDEKİ TANRI...
İkinci basamak... ÖTE*N*DEKİ TANRI...
Son idrak... SADECE, "ALLAH" !...
İşte akıl, anlayış sahibi istidatlı müminlere, Kur`ân ‘ı Kerim’de yapılan bu hitap, aynı zamanda tasavvufun yani "VAHDET" anlayış ve yaşamının tavsiyesi mâhiyetindeydi..
Ancak bu sahada yapılan çalışmalar sonucudur ki, insan, vehmi benlikten yani nefisten kurtulup; "ÖTEDEKİ TEK TANRI" anlayışından terakki edip, her şeyin aslı, hakikatı, ZATI olan "ALLAH" idrakına erişebilir!.
Ve takdirinde varsa, bunun doğal sonuçlarını da yaşar!...
Buna erene diyebileceğimiz, "ALLAH hazmını versin" olacaktır!...